Moskova

Moskova

17 Mart 2018 Cumartesi

İvan Gonçarov’un Muhteşem Romanı Oblomov’dan 10 Alıntı





1 Düşünmek için, kalpsiz mi olmak gerekir sanıyorsunuz. Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen insana el uzatın, mahvolan bir insanla alay etmeyin, onun haline ağlayın. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.

İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.

3 Yalnız kendimden söz edişim bencilliğimden değil, sadece şundan: Ben uçurumun dibine yuvarlandığım zaman siz bir melek gibi yukarılarda kalacaksınız ve belki bana bir göz atmaya bile lüzum görmeyeceksiniz.

4 Mesela deniz. Tanrı eksik etmesin ama bizden uzak olsun daha iyi. İnsana hüzün vermekten başka şeye yaramaz. Baktıkça ağlayacağınız gelir. Bu uçsuz bucaksız su kitlesi önünde ruh ezilip büzülür. Hiç değişmeden, alabildiğine uzayıp giden bu güzel manzarada yorulan göz, dinlenecek bir yer bulamaz.

5 İki insan arasındaki içten dostluğun kuşkusuz bir bedeli vardır. İki insanın birbirinin eksiğini fark etmeden ve bunlar için birbirlerini suçlamadan, iyi yanları görerek yaşaması için hayli büyük bir hayat tecrübesi, akla yakınlık ve içtenlik gerekir.

Hayat bu, hayat. Kimi ölür, kimi doğar, kimi evlenir. Biz de boyuna yaşlanıyoruz. Değil yıllar, günler bile birbirine benzemiyor. Ne iştir bu. Keşke bugün tıpkı dün gibi dün de tıpkı yarın olsa, ne güzel olurdu. İnsan düşündükçe kötü oluyor.

7 Uzun zaman susarlardı. Fakat susmaları anlamlı ve zekice idi; sanki aralarında başkalarının bilmediği sırlar vardı. Onları bir arada görünce insan yalnız şunu düşünürdü: Bu iki insan bir arada bulunmaktan hoşlanıyorlar, işte o kadar.

8 İlk bakışta zeki adamlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: “Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı.” Başka birisi: “Aa! olur şey değil; niçin acaba?” Ya da: “Falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti. Bir başkası üç yüz bin kazandı.” İllallah bunlardan. Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.

9 İçimde neler olduğunu hissetmiyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Konuşmakta bile güçlük çekiyorum. Tam şuramda… Verin elinizi, tam şuramda bir şey, taş gibi ağır bir şey duruyor, derin bir acı duyuyormuşum gibi. Garip değil mi, acı da, sevinç de insanda aynı etkiyi yapıyor; soluğumuz kesiliyor, insanın ağlayası geliyor. Ağlasam belki rahatlarım; tıpkı büyük acılarda olduğu gibi.

10 Hayır, senin içine çöken kasvet, bezginlik, benim düşündüğüm şeyse, daha çok bir güç belirtisidir. Canlı hareketli bir ruh bazen hayatın sınırlarını aşar, tatmin edilemez olur, bu yüzden umutsuzluğa düşer ve bir an için hayata küser. Bu hal, hayatın sınırlarını arayan ruhun sıkıntısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder