Moskova

Moskova

20 Mayıs 2018 Pazar

Rusya'da hazin bir Türk öyküsü!..



Cenk Başlamış





Öykü gerçekten ilginç, içinde başarı da var başarısızlık da, doğru zamanlama da var öngörüsüzlük de, gurur da var utanç da...

Bundan yaklaşık 20 yıl önce...

Uzun araştırmalardan sonra iki dev Türk şirketi Rusya market piyasasına birlikte girmeye karar veriyor.

"Market piyasası" lafın gelişi, ortada market filan yok, koca Moskova'da bakkaldan hallice "süpermarket" denilecek yer sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Bu koşullarda Türkler Moskova'ya geliyor ama ne geliş!

Moskova'nın lüks semtlerinden birinde dev bir alışveriş merkezi kuruyor, içinde de bir hipermarket. Böyle bir yerle ilk kez karşılaşan Moskovalılar açılış günü kapılarda kuyruğa giriyor. Batı tipi yaşam tarzının olmazsa olmazı market alışverişiyle nihayet onlar da tanışıyor, reyonlar arasında dolaştırdıkları arabaları güçleri yettiğince dolduruyorlar.

Türkler kararlı ve planlı gidiyor.

İçinde hipermarket bulunan modern alışveriş merkezlerlerini kısa aralıklarla birer birer dikiyorlar.

Diğer yabancılar, Türklerin akıllı hamlelerini şaşkınlık ve gıptayla izliyor.

Tavuk altın yumurtlamaya başlıyor, Moskova'daki market piyasasının "kralı" Türkler oluyor. Sadece Moskova değil, tüm Rusya'da hamleler arka arkaya geliyor, 500 milyon doları aşan yatırımla 10 kentte 10 alışveriş merkezi, 52 hiper (ya da süper) market kuruluyor, yıllık müşteri sayısı 50 milyona ulaşıyor.

Moskova'da yaşayan Türk vatandaşları gururlu, o marketlere gözü gibi bakıyor, çürük bir meyve görse altlara saklıyor, simetrik durmayan rafları düzeltiyor, yere düşen ürünleri kaldırıyor, Rus dostlarına göğsü kabararak, "Burası Türklerin" diyor. Modern hipermarketlerle tanışan Rusların Türklere bakışı değişiyor.

Ama Rusya hızla büyüyen bir pazar, Batılıların koca pastayı Türklere kaptırmaya niyeti yok.

2002 yılında piyasaya yeni bir oyuncu giriyor: Fransız Auchan.

Rusların telafuzda zorlanacağını bildikleri için adını "Aşan" diye değiştirmekte beis görmüyor.

Türklerin hipermarketleriyle karşılaştırıldığında sadece ortam değil mallardaki kalite de düşük ama fiyatlar da öyle!

Batı tipi alışverişi çabuk benimseyen Moskovalılar yavaş yavaş adres değiştirmeye başlıyor. Haksız da sayılmazlar, Türklerin hipermarketlerine göre Auchan kimi ürünlerde yüzde 50-70 daha ucuz.

Önceleri Türk marketlerlerinden alışveriş yapmamayı "vatana ihanet" sayan Moskova'daki Türk vatandaşları bile Auchan'a yöneliyor.

O günlerde bir Türk gazeteci, söz konusu Türk hipermarket zincirinin başındaki arkadaşını uyarıyor, Fransız tehlikesine dikkat çekiyor.

Üst düzey yönetici gülüyor, "Biz kiiiiimmm onlar kim, bizimle baş edemezler, biz kaliteliyiz" anlamına gelebilecek sözler söylüyor!

Ama hazin son yaklaşıyor...

Küçümsedikleri Auchan'la rekabet edemeyen, değişen koşullara ayak uyduramayan Türkler liderlikten düşüyor, hem de ne düşüş, bir kaç yıl içinde teslim bayrağını çekiveriyor!,

2007 yılında bir Türk ortak diğer ortağın elindeki hisseleri 542 milyon dolara alıyor.
Kısa süre sonra da çoğu marketi ( ya da işletme hakkını) 181 milyon euroya Auchan'a satıyor.

Piyasaya sonradan giren "küçük balık" önce gelen "büyük balık"ı yiyiveriyor!

Peki, bu ibret verici öyküyü "durup dururken" neden anlattık?

"Durup dururken" değil elbette

Bir iki gün önce Rusya'da faaliyet gösteren en başarılı, en yüksek gelir elde eden yabancı şirketler açıklandı.

Tahmin edin, birinci sırada kim var?

6.5 milyar dolarlık gelirle Auchan!

Pepsi, Mercedes, Volkswagen, Philip Morris hepsi gerisinde. (ilk 50'de tek bir Türk şirketi bile yok!)

Fransızlar 14 yılda Moskova'da 92, Rusya'da 269 mağazaya ulaşıyor.

Öykünün Türk kahramanlarının adını vermedik çünkü isimler değil anlayış önemli, gerçi kimden söz ettiğimizi bilen biliyor!

Görkemli başlayan, hazin biten, tez konusu olabilecek bir öykü...

Not: Bu yazı Medya Günlüğü'nde daha önce yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder